Cezayir: Genel seçimlerden sonra

Print
8 Mayıs 2017

Sınıf Mücadelesi (Lutte de Classe) sayı 184, Mayıs-Haziran 2017

* * * * * * * * * * *

Cezayir'de 4 Mayıs'ta yapılan genel seçimler, iktidardaki iki partinin mutlak çoğunluğu almasını sağladı.Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) 164 sandalyeyle birinci sırada yer alırken, Ulusal Demokratik Birlik(RDN) 97 sandalyeyle onu izledi.İki koalisyona bölünmüş İslami partilere gelince, Ennahda, İslami Yeniden Doğuş Hareketi (YDH) ve Eskiden Hamas adıyla anılan Barış Toplumu Hareketi (BTH) 15 ve 33 sandalye kazandılar.Bunlara iktidara yakın Cezayir Umut Birliği Partisi (TAJ) de eklenince İslamcılar toplam 67 sandalye elde ettiler. Bu sonuç İslamcıların diğer Mağrip ülkelerindeki benzeri partilerin elde ettiği sonuçlardan oldukça uzak.

Hükümet seçmenleri harekete geçirmek için çaba harcamaktan kaçınmadı. Seçim kampanyasıyla Cezayir'liler, özellikle de gençler seslerini duyurmaları için çağırıldı. İmamlar da harekete geçerek vaazlarında oy verme çağrısında bulundular. Seçmenlerin sadece % 38,25'i oy kullandı ve bundan az olmayan oy kullanmayanların sayısı çok yüksek oldu.Emekçiler ve diğer halk tabakaları, adayların programları onların günlük sorun ve ihtiyaçlarından çok uzak olduğu için bu seçimleri ilgisizce gözlemlediler.

Bu seçimler, bugün 80 yaşında hasta bir adam olan, öyle ki ölüm söylentileri sık sık ortada dolaşan, hatta 2013 yılından beri kendini ifade edemeyen Abdulaziz Buteflika'nın 4. başkanlık döneminden sonraki, 2014 seçimlerinden beri yapılan ilk seçimler.Ama Buteflika böyle bile, iktidara gelmesinden beri gelişip refaha erişen Cezayir burjuvazisine bu zamana kadar yardım etti.Ülkenin başında uzun süre tutunabilmesi, kuşkusuz, kendisini izleyebilecek potansiyel adayların çatışmalarını ve bu çelişkilerle çatışmaların yaratabileceği istikrarsızlığı engelleşmeyi sağladı.

Cezayir rejimi,Yemen, Suriye ve Libya gibi çok sayıda Arap ülkesinin kaos içine battıklarının, veya Tunus ve Mısır gibi büyük zorluklarla karşı karşıya kaldıklarının görüldüğü uluslararası bağlamda, siyasi anlamda istikrarlı göründü. Buteflika'nın durumu yönetmeye uygun olmasa da, Kurtuluş Savaşı çıkışlı kökeninin damgasını içeren bir iktidarı ve istikrarı canlandırıyor.

Ülke, ekonomisi ve siyasi rejimi hala Fransız sömürgeciliğine karşı savaşın sonu, yani 1962 yılının sosyalist projesinin izlerini koruyor. Cezayir ulusal rejimi,önemli bir kamu sanayi sektörünün yaratılması, petrol yataklarının ve bu yatakların işletilmesinin millileştirilmesiyle birlikte, bir ekonomik gelişme konusundaki tutku ve emellerini ortaya koyuyordu. Bu rejim, birinci derecede gerekli ürünlerin üretimine destek vererek, sağlık ve eğitim olanaklarından ücretsiz yararlanmayı sağlayarak,nüfusun yaşam düzeyini yükseltme, yaşam standartlarını iyileştirme yollarını arıyordu.

Bugün artık bu sayfa büyük oranda çevrilmiş bulunuyor. 4 Mayıs seçimleri, petrol fiyatlarının düşmesi, aynı zamanda da ekonominin özelleştirilmeye ve yabancı sermayeye açılma süreci tarafından damgalanan bir dönemde yapıldı.Bu evrimleşmeyi hızlandırmak isteyen daha çok sayıda ve daha da zenginleşmiş bir burjuvazinin baskısı kendisini hissettiriyor.

Çıkarcılık, hiçbir ahlaki dayanak olmadan para kazanma hırsı (aferizm) ve yolsuzluk skandalları

Patronlar adayların arasına önemli oranda girdiler.Onlar, TAJ'dan İslamcı MSP'ye kadar neredeyse bütün partilerin listelerinde bulunuyordu.Hükümetteki Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN), Ulusal Demokratik Birlik (RDN) gibi büyük partiler, onları güzelce listelerine dahil ettiler.Böylece SIM gıda tarımcılığı grubunun sahibi Ezraïmi ve Condor adlı elektrikli ev aletleri grubunun patronu Benhamadi, RDN'nin birisi Blida diğeri ise Bordj Bou Arreridj'deki listelerinin başlarında yer aldılar.

FLN'in genel sekreterinin oğlu Djamel Ould Abbes, geçtiğimiz Mart ayında, üzerinde büyük miktarda nakit parayla tutuklandı. Ould Abbes, işadamlarına seçmen listelerini sattığı için nüfuzunu kötüye kullanmakla suçlanıyor.Devlet aygıtındaki yerlere göz dikilmiş durumda.Bakanların ya da eski bakanların, üst düzey memurların ve yüksek rütbeli subayların da dahil oldukları, patlak veren büyüklü küçüklü çok sayıdaki skandalların da ortaya koyduğu gibi, bu yerler hızlı kişisel zenginleşmeyi sağlıyor.

Kamuoyu önünde yapılan açıklamalara, yapılan kanunsuz işlerin mahkeme önüne çıkarılmasına rağmen, yolsuzluğa en batmış olanlar bile durumlarından endişe duymuyorlar.Cezayir'in doğusuyla batısını bağlamak üzere inşa edilen otoyol skandalında da bu durum söz konusu. Eski Ulaştırma Bakanı Amar Ghoul 5 milyar dolara tekabül eden, bu şantiyenin etrafında dönen rüşvetin dörtte birini cebine indirmekle suçlandı.

Panama Papers (PanamaKağıtları) adlı yayın, Sanayi Bakanı Abdeslam Bouchouareb'in Panama'da yerleşik bir şirkete sahip olduğunu, bu şirketin bir vergi kaçakçılığı kanalı, ve çocuklarının gayrı menkul taşınmaz mallarının elde edilmesinde mali kaynak olarak kullanıldığını ortaya koydu.Bu aynı Panama Papers (Panama Kağıtları), eski Enerji Bakanı Chakib Khellilve ulusal hidrokarbür şirketi Sonatrach skandalı konusunda da birtakım elemanları ortaya koydu. Khellil 1,5 milyar doları zimmetine geçirmekle ve yolsuzluk iddialarıyla suçlandı. Ancak hakkında çıkarılan uluslararası tutuklama kararı usulüne aykırılık gerekçesiyle iptal edildi. Bu konuyu araştırıp rapor hazırlayan yargıç başka yere tayin edildi ve başsavcı da görevinden alındı.

Böylece ortaya çıkartılan yolsuzluklar, rejimin yüksek düzeyli görevlilerinin dokunulmazlıkla cezalandırılmamaları, gittikçe daha da zorluklarla karşı karşıya kalan halk tabakalarında iğrenme duygusunun oluşmasını sağlıyor ve bu duyguyu besliyor.

Petrol fiyatlarının düşüşü

Rejim, 2014 yılının sonlarında meydana gelen petrol fiyatlarındaki çöküşle, artık, son on yıl öncesinde sahip olduğu mali rahatlığa sahip değil. Petrol fiyatları 2014 yılının Aralık ayından bu yana, varili 100 dolardan 50 dolara düşerek çöktü.Cezayir hidrokarbüre en bağımlı 10 ülke arasında yer alıyor ve ihracatının % 98'ini gaz, petrol ve bunların türevleri olan bunlardan üretilen ürünler teşkil ediyor.Batılı basın,üç yıldan beri düzenli olarak Cezayir'de kaosun genelleştiğini açıklıyor olsa da, şimdiye kadar var olan durum, 1980'li yıllardaki durumdan hala çok uzak.O dönemde, petrolün varil fiyatı 80 dolardan 20 dolara düşmüştü, devlet iflas sınırındaydı ve IMF'ye aşırı borçlanmıştı.

Ülkenin 2014 yılındaki döviz rezervlerinin ve petrol vergileri tarafından beslenen gelir düzenleme fonlarının miktarı 190 milyar dolar tahmin ediliyordu.Ayrıca, İspanya ve İtalya gibi belli başlı müşterilerle imzalanan sözleşmelerin birçoğu, Cezayir'i kurlardaki oynamaya, değişikliklere karşı daha az duyarlı kılan uzun vadeli sözleşmelerdi. Bu geniş oranlı manevra kabiliyeti, ülkenin Venezuella ile kıyaslanabilecek felaket bir duruma düşmemesini sağladı.Bununla birlikte, bu kapasite giderek azalıyor. Gelir düzenleme fonu bitecek ve Cezayir'in uzun vadeli sözleşmelerini daha az elverişli bir ortamda yeniden müzakere etmesi gerekecek.Döviz rezervleri,hala 100 milyar doların üzerinde görünse de çok azalı.

Petrol ve gaz rezervleri azalıyor, ancak Cezayir burjuvazisi elde ettiği payın korunmasını ve daha şimdiden çok büyük oranlara ulaşmış olan gelirlerinin azalmamasını istiyor.Burjuvazi gelişmeye, refaha kavuşmaya devam etmek istiyor ve ona göre faturayı emekçilerin ve diğer halk tabakalarının ödemesi gerekiyor. Hükümet ve patronlar, petrol fiyatlarının düşüşünün yarattığı endişeli havadan istifade ederek, emekçilerin elde ettikleri hakları yeniden gündeme getirip geriletmeyi istiyorlar.

Cezayir işveren örgütü, Şirket Yöneticileri Forumu'nun (CFE) sözcüsü Ali Haddad aracılığıyla «Devlet'in yaşam tarzı»nı kınadı.Patronlar, devletin sağlık ve eğitim konusunda eski ücretsiz uygulamaya geri dönmesini istiyordu. Yine patronlar, çok tüketilen ekmek, un, süt, yağ ve şeker gibi mallara verilen sübvansiyonların kesilmesini, sosyal konutların yapımının ve dağıtımının durdurulmasını istiyorlardı.Emekçilerin ve diğer halk tabakalarının protestoları kendini hissettirmeye başladığında hükümet tarafından verilen tavizleri, kin ve nefretle isyana prim vermek diye adlandırıyorlar.Patronlar ayrıca tembeller ve parazitler olarak nitelendirdikleri emekçilere karşı sertlik ve kemer sıkma politikaları uygulamayı vaaz ediyorlar.

Patronların hizmetindeki iktidar

Bununla birlikte patronlar, büyük tüccarlar, büyük toprak sahipleri ve spekülatörler, Buteflika'nın hüküm sürdüğü dönemden başka hiçbir dönemde işlerinin bu kadar serpilip geliştiğini görmediler.Cezayirli patronlarına ve Cezayir'de yerleşen yabancı şirketlere yapılan, vergi indirimi gibi avantajlar, sübvansiyonlar, kamu şirketlerinin özel yatırımlara açılması, uygun faiz oranlarıyla kredi verme, yerel otoritelere ödenen ve onların temel gelir kaynaklarından biri olan işletme vergilerinde indirim yapılması gibi hediyeler yağmur gibi yağmaya devam etti.2016 yılında vergi muafiyetlerinin tümü 14 milyar dolar civarındaydı.

2016 ve 2017 yıllarının mali kanunları, yerli ve yabancı burjuvaziye yapılan bu desteği, yeni muafiyetler öngörerek, tarım arazilerini çok ucuza satarak ve işverenlerin ucuz el emeği sağlamaları için devletin ödediği istihdam yardımını yaparak sadece sağlamlaştırdı.

Cezayir, bu ülkeye kitlesel ihracatlar yapan böylece de yerel ithalatçıları ve bayileri ihya eden Avrupa ve Asya'lı otomobil üreticileri için belli başlı büyük bir Afrika pazarına dönüştü.Hükümet, ulusal ekonomiyi geliştirme bahanesiyle, otomobil üreticilerini Cezayir'de otomobil montajı yapılması için yatırım yapmaya teşvik etti.Bu durum, Oran'da yerleşen ve buradaki fabrikada Renault Symbol adlı otomobilin montajını gerçekleştiren Fransız Renault şirketi için söz konusudur. Cezayir Devleti bu fabrika sitesinin inşasının % 70'ini finanse etti ve bunun sadece % 51'ine sahip oldu.Devlet ayrıca bu sitede çalışan her emekçi için ayda 15 bin dinar yardım vererek Cezayir pazarını Renault'ya prim olarak bir tepsi içinde sundu.Üstelik Renault, 5 yıl boyunca ticari faaliyetleri de dahil tamamen vergiden muaf tutularak, kamu siparişlerinin tekelini elde etti.

Cezayir'de montaj yapan üreticilere verilen avantajlar dolandırıcılara iyi fikirler verdi.Ayrıca bakanın nisan ayının başında, eski bir sebze tüccarının Hyundai adlı arabaların montajını yapmasını onayladığı da öğrenildi.Aslında uygulamada arabaların geldiklerinde neredeyse tamamen monte edilmiş durumda oldukları, geriye sadece tekerleklerin monte edilip sabitlenmesinin kaldığı doğrulandı.

Böylece Cezayir Devleti kendisini, bütün diğerleri gibi, yararlandıkları kanuni muafiyetlerden başka, büyük çapta dolandırıcılık, yolsuzluk ve vergi kaçırma gerçekleştiren, yerel olduğu kadar yabancı patronlar için de sağılacak bir inek olarak gösteriyor.

Üstelik, Panama Papers tarafından ortaya konulan birkaç yolsuzluktan başka, ithalat ve ihracatı ele geçiren veya daha çok Cezyirli'lerin şaka ile karışık söyledikleri gibi konteyner (mal taşınmasında kullanılan büyük kasalar) taşıyıcılarının dolu gelip boş gittikleri (yani sadece ithalatın olduğu ihracatın olmadığı - ÇN -) bir ithalat ve ihracatı kendilerine mal etmiş olan, kamu sektörünün gölgesinde zenginleşen, küçük çaplı,çıkarcı uyanık iş adamları çevresi de bulunuyor.Ticaret Bakanı, ithalatçıların 2016 yılında, yıllık ithalatın toplam miktarının % 30'u olan yaklaşık 18 milyar dolar tutarında aşırı yüksek faturalar yaptıklarını ileri sürdü.

Emekçilere karşı bir saldırı

Hükümet, 2016 yılının sonbaharda32 yıllık prim ödeyenlerin yaş sınırı olmaksızın emekli olma olanaklarını ortadan kaldırarak, kamu sektörü emekçilerinin emeklilik haklarına karşı bir saldırıda bulundu. Özerk Sendikaların çağrısıyla başlatılan grevler izlendi ve çok katılım oldu.Hükümet en azından hastanelerin tıp dışı sağlık personeliyle ilgili olarak geri adım attı.Aynı zamanda da bu kanunun 2019 yılında uygulamaya konması kararını aldı.

Ama şimdi de İş Yasaları görüşülüyor. Hükümete yakın ve müzakere yetkisine sahip tek sendika Cezayir Emekçileri Genel Birliği (CEGB), öngörülen reformun içeriğinin ne olduğunu, emekçilere hala açıklamadı.Kamu sektörü çalışanlarının statülerini hedef alınacak gibi görünüyor. Bu sektörün çalışanları çoğunluk olarak kadrolu çalışıyorlar, grev hakları var ve işlerinden atılma tehlikesi olmadan sendikalarda örgütlenebiliyorlar.Hükümet, kamu sektörünü özel sektöre geçirmeye çalışarak bu sektördeki iş güvensizliğini arttırmak istiyor. Öyle ki, özel sektörde iş güvensizliği norm haline gelmiş durumda, sendikalar mevcut değil, 50 saatlik iş günü olan haftalara çok sık rastlanıyor ve yine bu sektörde patronlar genellikle fazla çalışmanın, mesai saatlerinin ücretini ödemeyi genellikle unutuyorlar.

Başbakan Abdelmalek Sellal, kamu sektörü kasalarının boş olduğunu gerekçe göstererek bir dizi tedbir açıkladı.Bu tedbirler 2016 yılında benzin fiyatları ve elektrik ödemelerindeki artışla başladı. Bu artışlar da dolayısıyla sonuç olarak, ulaştırma, taşıma, mamul mallar ve servis fiyatlarının artışına yol açtı.

2017 yılının Ocak ayında KDV (Katma Değer Vergisi) oranı % 17'den, % 19'a yükseldi.Hükümet,işletmelerin gelirlerinden alınan vergiyi azalttığı ve şirketlerin ödemeleri gereken bu verginin ödenen miktarının genel ödemelerin sadece % 13'ünüteşkil ettiği için bu karar çok kötü karşılandı. Buna rağmen hükümet için yolsuzluk yapan şirketleri izleyip mahkum etmesi hala söz konusu değil. Aksine, yerli ve yabancı şirketler tarafından ödenmemiş 100 milyar dolarlık vergiyi silecek bir vergi affı çıkartılması söz konusu.Çalışanların ise böylesi bir seçimleri yok, vergileri kaynağında yani maaşlarının üzerinden kesiliyor.

Bu KDV artışına, 2014 yılından beri % 30 oranında değer kaybeden Dinar'ın değerinin yeniden düşüşü de eklendi.Enflasyon aşırı yükseldi ve satın alma gücü çöktü.Bir aile, haftalık alışverişi için 5 bin dinar harcaması gerekiyorsa ve asgari ücret 18 bin dinar ise (resmi kurlara göre 150 avro) hayat pahalılığıyla nasıl başa çıkılabilir ?Ayrıca aslında emekçilerin çoğuna da asgari ücretten düşük ücretler ödendiğini eklemek gerekir.İşsizlere gelince, işsizlik gençliğin üçte birini kapsarken Cezayir'deki işsizler hiçbir işsizlik yardımı alamıyor. İşsizlerin birçoğu kayıt dışı sektörlerle ya da aile dayanışmasıyla yaşamlarını sürdürüyorlar.

Tarım, döviz girişini sağlamak için, en az masrafla en iyi tarımsal topraklara el koyan Cezayir'li, Suudi Arabistan'lı ya da Amerikalı büyük toprak sahiplerini koruyup destekleyerek ihracata doğru yönlendirildi. Özel şirketler artık tarım ürünlerinin dağıtımının tekeline sahip ve bu ürünlerin fiyatları üzerinden spekülasyon yapmaya da tereddüt etmiyorlar.Sonuç olarak, et Cezayirliler için bir lüks olup bundan çok az yararlanılırken, bütün bütçeler için kolayca ulaşılabilmesi gereken portakal, patates veya domates artık % 400 fiyat artışlarıyla yani fahiş fiyatlarla satılıyor

Hükümet var olanlardan daha da radikal önlemler alınmasını isteyen patron çevrelerinin aşırı baskısına direnmeye çalışırken, yine de burjuvaziyi dinliyor ve emekçilere saldırıyor. Geçmişte olanlardan dolayı temkinli kılan rejim, emekçilerin tepkisinden korkuyor.Rejimin belleğinde iktidarı zorlayan istikrarsızlaştıran 1988 yılının ayaklanmalarının anıları bulunuyor. Bu ayaklanmaya perspektif sunabilecek, etkili bir devrimci komünist işçi partisinin yokluğu İslamcıların yolunu açtı ve sonuç olarak da iç savaşa neden oldu. İktidar, yapabileceği sürece her şeyi zamana bırakmak istiyor. Buteflika 1999 yılında iktidara geldiğinden beri, birçok grevler ve ayaklanmalar yaşandı.2001 yılında anlaşmazlık ve çatışmalar Güney'e, hatta Kabil'e kadar yayıldı.Buralarda uygulanan baskı ve şiddet 127 kişinin ölümüne yol açtı.Rouiba'daki Ulusal Sanayi Araçları Şirketi'nde, 2008 yılında,maaşlar ve emeklilik için yapılan grev, hükümeti geri adım atmaya, hatta başka sektörlerde de uzlaşmalar imzalamaya mecbur etti.

Emekçiler, 2011 ve 2013 yılları arasında bütün Arap ülkelerini sarsan protesto dalgasının teşvikiyle, Hükümeti emekçilerin ve emeklilerin maaşlarının önemli oranlarda arttırılması için zorlayarak, ücretleri arttırtmak, konut ve iş olanağı elde etmek için binlerce grev ve mücadeleye giriştiler.

2013 yılında, bu defa güneydeki kentlerde, işsizliğe, yetkililerin «hogra» adıyla anılan küçük azınlıklara karşı gösterdiği aşağılama ve hor görmeye, şist gazı (kaya gazı) işletmelerine karşı canlı bir sosyal hareketlilik yaşandı.2016 yılının sonbaharda, Cezayir'de aşırı sıcaklar ortalığı kasıp kavurup, Güney'de sıcaklık 50 derecelere kadar yükseldiğinde, havalandırma cihazları elektrik faturalarının aşırı yükselmesine neden olmuştu. Kitlelerin harekete geçmesi, hükümetin indirimli bir tarif uygulamasını zorunlu kıldı.

Cezayir'in işçi sınıfı, Afrika'nın en büyük ve önemli işçi sınıflarından birisi. Bu genç, yoğun ve savaşçı işçi sınıfının kendisine dayatılan özverilere karşı koyma olanakları bulunuyor.Ve bunun için o sadece kendi gücüne güvenebilir.

Sözde muhalefet partileri, iktidarı, gerekli işçi karşıtı reformları gerçekleştirme konusunda yeterince hızlı hareket etmemekle eleştiriyor.Hatta Louisa Hanoun'un İşçi Partisi bile düzenli olarak Buteflika'ya destek verdi. Böylece de işçi sınıfını savunmak yerine milleti ve burjuvaziyi savunma alanında mücadele etti.Giderek artan bir tempoda birbiri ardına açıklanan işçi karşıtı önlemler,emekçileri sosyal ve politik düzeni protesto etmeye kadar götürecek mi ?Her durumda ortada olan durum şu ki, kitlelerin muhalefeti İslam bayrağı altında ifade edilmiyor ama İslamcıların Cezayir toplumundaki ağırlıkları da azalmıyor ve hala toplum için bir tehdit oluşturuyorlar.

İslamcı akımlar, cami ve sosyal şebekeler aracılığıyla hayırsever faaliyetler yoluyla örgütlenmeye devam ediyorlar.Onlar özel medyada her zaman ve her yerde mevcutlar.Toplumdaki çelişki ve çatışmalar onlara imajlarını iyileştirmek için fırsatlar ve olanaklar sunuyor.Günümüz Cezayir gençliği, 1990'lı yıllardaki, İslamcı gruplarla orduyu karşı karşıya getiren ve 100 bin kişinin ölümüne neden olan iç savaşa tanık olmadı.Yoksulluk, umutsuzluk ve dindarlığın ağırlığı, İslamcı akımlar hiçbir şey önermezken, kitleleri yeniden bu akımlara doğru yönlendirebilir.

Aksine, skandal yaratacak eşitsizlikler, işsizlikle insan emeğinin heder edilmesi, gelişimin karşılaştığı çıkmaz, işçi sınıfının ve gençliğin bağrında devrimci komünist perspektifin savunulmasını dayatıyor.

8 Mayıs 2017

Ek : 4 Mayıs seçimlerinin Millet Meclisi'ndeki sonuçları

FLN (Ulusal Kurtuluş Cephesi)164 milletvekili

RDN (Ulusal Demokratik Birlik)97 milletvekili

El Mostakbal Cephesi14 milletvekili

Ennahda15 milletvekili

Ulusal Cumhuriyetçiler İttifakı8 milletvekili

RCD9 milletvekili

İP11 milletvekili

Sosyalist Güçler Cephesi14 milletvekili

TAJ (Cezayir Umut Birliği)19 milletvekili

Bağımsızlar28 milletvekili

MSP İttifakı (YDH, BTH koalisyonu)33 milletvekili

Birçok küçük parti de 1 ila 4 arasında milletvekili elde etti.